İstanbul Üniversitesinin, İmamoğlu’nun diplomasının soruşturulması çerçevesinde Dekanlıklara yazı göndererek usulsüz diploma konusunda inceleme yapmalarını istemeleri sonucunda ortaya çıkan tablo utanç verici..
Yapılan incelemeler sonucunda Dekanlık ve yüksekokul müdürlüklerinden bu doğrultuda oluşturulan listelerde oldukça ilginç isimler varmış.
Şu ana kadar özellikle mason ve roteryenlerin, iş insanı, avukat, subay, siyasetçi, akademisyen çocuklarından oluşan 100 kişinin usulsüz yatay geçiş yaptığı tespit edildi. Bazı öğrencilerin mason olduğu bilinen kişileri ve rotary kulüp yöneticilerini ve üyelerini referans gösterdiği de belirlendi.
Usulsüz yatay geçiş yaptığı belirlenen 100’den fazla kişiden bazıları şu anda büyük holdinglerde yönetici, üniversitelerde öğretim üyesi, medya çalışanı, yazar ve başka meslek dallarında görev yapmakta..
Düşünün; bu sadece İstanbul Üniversitesinde yapılan incelemeyle ortaya çıkan rakamlar. Diğer üniversiteleri de işin içine kattığımızda yüzlerce kişi haksız şekilde bu okullardan diploma almış.
Ben hep merak ederdim. Kafası hiç basmayan elit tabakanın çocukları nasıl oluyor da çok iyi üniversitelerde okuyup, diploma alıyorlar diye sorardım kendi kendime. Meğer işin içinde bir sürü marifet varmış!
Çeşitli entrikalarla üniversitelerden usulsüz diploma alanlar varsa onların da bu vesileyle ortaya çıkarılıp, yargıya teslim edilmeleri gerekir.
Bunların bazılarının üniversite hocası olması da eğitimimizin geleceği açısından düşündürücü. Zaten, İllerde açılan üniversitelerdeki birçok öğretim görevlisi piyangodan akademik ünvan sahibi oldular. Taşra üniversitelerine büyük illlerden kimse gelmeyince yerelde ne varsa onlardan akademik kadro oluşturmaya çalıştılar, onlara akademik ünvan verdiler.
Sonrasında bu üniversitelerin birçoğu bürokratların, siyasilerin okula gitmeden tezli yüksek lisans, doktora yapmalarının aracı haline geldi.
Bu işlerin asıl mimarı FETÖ idi.. onlar kadar diploma sahteciliğinde, usulsüzlüğünde profesyonel olan yoktur.
Günümüzde üniversitelerde öyle akademisyenler var ki, inanın lise sınavlarını dahi veremezler! Onların okutacağı öğrenci, ders verdikleri üniversitelere üniversite denilebilir mi?
Bu tablodan en çok mağdur olanlar da onlarla yan yana durmak zorunda kalan gerçek bilim insanları, ter dökerek öğretim görevlisi olanlar..