Türkiye en büyük acılarından birini daha yaşadı.
Ağır bilanço herkesi şok etti.
Yakınları şehit olanlar kadar değil ama insan olan herkes yaşananları izlerken göz yaşlarına boğuldu.
Haberleri izleyemez hale geldik.
Çünkü o kareleri görmek istemiyorduk.
Acılı yüreklerin yüzlerindeki o derin, mahzun ve çaresiz bakışlar, umutla ümitsizliğin arasına sıkışmış pres olmuş yürekler ve arada bir cihanı ayaklandıracak feryatlar, derin çizikler atıyordu yüreklerimize…
Beni yakan çok başka bir şey varı orada.
Zaman zaman döktüğüm göz yaşlarını nefrete dönüştüren bir görüntü…
Büyük felaketin habercisi bir görüntü..
Kahrettim.
İlkelliğin açık ve net görüntüsü televizyonu her açtığımda karşıma dikildi…
Ben hayatım boyunca mesleğim gereği teknik işlerlerde çalıştım.
İş yerinin ilk bakışta verdiği görüntü yaşanabileceklerin habercisidir çoğunlukla…
Ata sözü “ Kişi kıyafeti ile karşılanır, fikriyle uğurlanır” der.
İnsan için söylenen bu söz o manzarayı her gördüğümde içimde binlerce kere tekrar edip durdu…
O perişan kapıdan, o ilkel kapıdan içeri giren değil, onu uzaktan gören Ey! Güvenlik uzmanları, Ey! yetkililer, Ey! Patronlar?!…
Size zerre kadar akıl, izan, beyin, sağ duyu, tedbir,insaf, vicdan var mı?
Toplumsal olaylarda karmaşadan anarşi doğar.
Teknik işlerde belirsizliklere, rast geleliklere yer yoktur.
O manzara nedir Allah aşkına.
Siz hiç mi işyeri görmediniz. Siz modern bir tesis nasıl olur hiç görmediniz mi?
Siz dünyanın gelişmiş ülkelerinde hiç mi maden işletmesi gezmediniz?
Bu perişanlık nedir?
Bana bu görüntünün hesabını kim verecek?
Bu sadece o iş yerinin ilkeliğini fotoğrafı değil, düzenimizin, geldiğimiz noktanın da fotoğrafıdır…
Kimse yalandan bana gereği yapılıyordu demesin.
O kapıyı, o ilkelliği gören herkes suçludur.
O görüntüye muhatap olup gereğini yapmayan kim varsa suçludur?
Oturup konuşacağımıza, bir şeyleri izah edeceğimize o perişan, o ilkel, çağ dışı görüntünün müsebbiplerinden hesap soralım. İlerisinde gerisinde her kim varsa bu millete o görüntünün hesabını versin.
Bu büyük felakete tanık aranıyorsa o görüntüden daha büyük bir belge olabilir mi?
İçerde olanları soruşturmaya gerek yok ki.
Bu işyerinin kıyafetinden ne menem şey olduğu anlaşılmıyor mu?
İnsanımızın kanına giren bu ilkel görüntü üzerinden yetkililer hem kendilerini, hem de orada sorumlu olanları acilen hesaba çeksinler.
Yoksa sonuç ne olursa olsun benim vicdanım hiç kimseyi affetmeyecektir…
Sevgi ve saygılarımla….