Başbakan koşturuyor.
Tabiri caizse yedi cephede yetmiş savaş veriyor.
Çözüm süreci palalar, sopalar, parklar, bahçeler bahanesi ile baltalanmaya çalışılıyor.
Gazilerimiz, şehitlerimiz mıncıklanıyor ramazan günlerinde.
Oysa onlar “Gök Sofrası”ndan rızıklandırılıyor, gören var mı?
Doğru ve Güneydoğunun makus talihi peş peşe hizmete açılan havaalanları ile yenilmeye çalışıyor.
Başbakan “havayolu halkın yolu dedi Bingöl’de.
“Halkın yolu hakkın yolu” diyorum bende.
Sımsıcak yaz günlerinde soğuk terler döktüğümüz toplumsal olaylar, birlik ve dirliğimize,istikrar ve güvenliğimize pike yaparken Doğru ve Güneydoğuda yükselen kontrol kuleleri bir büyük sancının kalp atışlarını düzenlemek bakımından önemlidir.
Şırnak havaalanının açılması ile sıra nerede ise kazalara gelecek. Çözüm uğruna,güvenlik uğruna başbakanımızın koşturmalarına bu anlamda hak veriyorum,destekliyorum.
Bir şehrin havaalanının olması demek, ulaşım alt yapısının en modernine kavuşması demektir.
Ülkemizin bu ücra köşelerine ulaşımın kolaylaştırılması buraların gelir düzeyini yükseltecek yatırımların da gelmesi anlamını taşıyor.
Bugün itibariyle bazen haftada bir, bazen iki, Kastamonu örneğinde gördüğümüz gibi haftada dört sefer için bu devasa yatırımları lüks olarak görmek mümkündür ama ülkemizin gösterdiği gelişme trendi de bu türden yatırımların bir an evvel hayata geçirilmesini zorunlu kılıyor. AB normları sadece bireyin özgürlüğünü sağlamak olarak çıkmıyor karşımıza. Yaşam standardını yükseltme, ulaşım güvenliği, zaman ve mesafe ilişkisi olarak da ülkemizi bir değişime zorluyor.
Hükümet o nedenle 81 Vilayete 71 bir havaalanı yapımını programına aldı.
Ak Parti hükümeti 28 havaalanına 10 senede 24 adet daha ilave etti.
Bu muazzam gelişmeden Doğru ve Güneydoğu hakkını aldı.
Sıra, ulaşımın gelişmiş ve nüfus yoğun bölgelere çok uzakta olan Karadeniz’e geldi. Samsun Havaalanı yenilendi. Trabzon havaalanı yenilendi, Ordu Giresun Havaalanı 2014 de hizmete açılacak. Gümüşhane-Bayburt ‘ta yeni bir havaalanı için gün sayıyor. Adı geçen havaalanları yolcu sayısı ve ihtiyaç gözü ile bakılmıyor. Sadece ve sadece daha kaliteli ve güvenli ulaşım için yapılacak bunlar.
Rizeli ve Artvinli çok mobil bir halk. Sürekli hareket halinde .Rize için çok daha üst düzeyde bir hareketlilik söz konusu. Bu küçük vilayetin uçak yolcu sayısı 81 ilin 65 ini geride bırakması bu yüzdendir. Ama resmi çevreler değişik bir gözlük takmış ve asla görmüyor bu rakamları. Her ne hikmetse “Rize havaalanı yapımı bundan sonra yapılması düşünülen vilayetlerden en fazla hak edendir “ demiyorlar veya diyemiyorlar.
Nasıl aşacağız bu zor ikilemi?
Yani bu işin motor gücü olması gerekenler inanılmaz bir sessizlik içinde. Derinden derine çalışmalar yapıyorlar ama asla dillendirmiyorlar.
Sanki utanılacak bir durumdayız.
Günde bir uçak yolcusu olmayan Kastamonu siyasetçisi, bürokratı utanmadı da günde 20 uçak yolcusu olan Rizeli siyasetçi ve bürokrat mı utanacak?
Bunu anlamak mümkün değil.
Başbakan çok doğru bir tespit yaptı “Hava yolu Halkın yolu” dedi.
Eğer hakkın yolunda iseniz, yılda 160-190 sefer yapılacak olan yere havaalanı yapıyorsanız, bunun 20 katı hatta 30 katı olan 6500-7000 bin sefer yapılabilecek Rize’ye bir havaalanını artık sesli olarak düşünün. 850 bin olan yolcu sayımızı çekinmeyin, dile getirin.Bu muazzam yolcu trafiğine sahip havaalanını hiç olmasa yap işlet devret (YİP) modeli ile ihaleye çıkarın.
Nasılsa stadımızı da, kapalı salonumuzu da, yüzme havuzumuz da Rizeliler kendi öz sermayeleri ile yaptı.Trabzon’da TOKİ bizde ne ki!…
Olsun, yapalım ama, müsaade edin bari.
Etmezseniz hak ve adaletten bahsedemezsiniz. Unutmayın ki Rize’de de halkın yolu hava yoludur. Halkın oyu hava yoludur…
Sevgi ve saygılarımla…