Orhan’ca Sorulara İhtiyaç Var mı?

11

Binlere ulaşan yazılarım var. Olumsuzluklar üzerinden değil de sorunlara çare üretmek maksatlı yazarım. Acayip görmem çoğu kez ama mecbur ettiler beni…

Acayip bir ülkede acayip bir şekilde yuvarlanmaya devam ediyoruz demek zorunda kaldım.

Şehirlerimiz acayip,  şeriflerimiz acayip… Sanatımız, sanatçımız, demokrasimiz acayip, siyasetimiz, hukuğumuz, dinimiz diyanetimiz, din alimlerimiz acayip, hainliğimiz,hasisliğimiz,habisliğimiz acayip…

Yıkmadan yaptığımız bir tek iş yok…

Var olanı yok etme hastalığımız var…

Olanı doğru kurgulamadığımız için, üzerine yeni şeyler bina edemiyoruz…

Yıkıp yeniden yapmak seçeneği zorunlu ders olarak sunuluyor bize…

İnsanın yaratılışındaki müzicinin dayandığı temel mantık düzendir…

Şaşmaz bir düzen…

Bir tek damladan meydana gelen milyarlarca hücre, üst üste, hiç şaşmadan öyle bir diziliyor ki, göz kaş yerinde, dudak, yanak tam yerinde… Bir tek hücre yanlış dizilse maazallah göz g… biterdi…

Bu zamanda bunları izaha gerek var mı?

Orhan hocanın abuk subuk sorularına ihtiyaç var mı?

Yüz kızartan sorularına ihtiyaç var mı?

Ki, belden aşağı sorulunca soranın da cevaplayanın da yüzünde güller açıyor…

Oysa sormanın da bir adabı, yeri zamanı var, cevaplamanın da…

Oruç öyle bozulur, böyle bozulmaz diye akla ziyan sorular ve cevaplar…

Özelde sorulup, özelde cevaplanması gereken cahiliye soruları ulu orta yaşa, cinse bakmadan ailenin ortasına konulan ekranda sorulunca ar damarı değil çatlamak paramparça oluyor…

Dayatılan, duyguların yok edilmesi, ar damarının çatlatılması değildir, bütün insanı melekelerin tümden yok edilmesidir…

Yüce yaradan tarafından güzellik için insana üflenen ruhu yık, sonra yeniden yapmaya kalk…

Ötelere doğru gidersek yeni yeni şeyhlere, alim, zalim bozmalarına ihtiyaç yok..

Yok ama, devlet Pensilvanya  şeyhinden bir dev yarattı…

Devlerin devi haline geldi…

Develeri kandıra kandıra dev haline geldi…

Seyrettik, o ağladı biz ağladık… Mizansen değildi!..

Ama oyun büyük yerden yazlıyordu…

Büyük yerden yazılacak ki, toplumda güzel ruhlu insanlar, sadece ailesini düşünen insanlar,sadece milletini devletini düşünen insanlar, sadece yetimi,yoksulu,masumu aciyan insanlar büyük zararlar görsünler…

Yıkılsınlar…

Şemanın üst basamağında olanlara bir şey olmaz. Adım gibi biliyorum…

Onlar devin ayakları elleri, gözü kulağı…

Olan güzel insanıma oluyor… Güzeli arayan insanıma oluyor, en güzele, yaradana ulaşmak isteyen namuslu, dürüst, tertemiz insanıma oluyor…

Oysa bu güzel insanlar üzerinden çok daha güzele gidilebilirdi…

Sayıları çoğaltılabilirdi…

Ama Pensilvanya ve onu yaratanlar öyle istemedi…

Var olanı yıkacağız ya!..

Eforumuzu boşa harcayacağız ya!…

Orhan hoca soruyor müftü amcamın talebesi cevaplıyor!…

Yazık ki, bir başka oyunun parçası bunlar…

Yazık ki, daha güzel gitme telaşı değil bunlar…

Hakkı, adaleti hakim kılma, dini diyaneti hakim kılma değil bunlar…

Bunlar güzelliği giden yollara dikenler dikmektir, en güzele, yaradana ulaşmaya aşılmaz engeller çıkarmaktır…

O yüzden insanımızı demoralize ediyorlar, ar damarımızı o yüzden parçalıyorlar…

Sevgi ve saygılarımla….

HABER BİLGİLERİ
Bu haber 17 Temmuz 2014, 10:54 tarihinde Köşe Yazarları, Yazar 1 kategorisinde yayınlandı.
OKUNMA
Bu Haber 392 Kez Okunmuş..
PAYLAŞ
facebook Twitter Frienfeed Twitter Google
YORUM YAZIN
Benzer Haberler
MbTasarıM
MUHLAMA KARADENİZ MUTFAĞI
Yazarlarımız
KARADENİZ VİRA FACEBOOK
Resim Galerisi
PUAN DURUMU